Önce ışıkları
sönüyor sokağın
Derin bir
sessizlik, koyu bir karanlıkAy dahi saklanıyor bulutların ardına
Ve karanlığın içinde beliriyor hüzmeler
Peşinden metal sesleri ve ekşi koku
İçinde ne umutlar saklı kim bilir
Gece kadar siyah sandığın içinde
Yıldızlar parlıyor sokakta usul usul
Çam ağaçlarının ardına saklanıyor karanlık
Dur demek istiyor zamana, bağlı dilleriyle
Lakin dört kozalak savruluyor sokağa
İçinden biri, geceye yangını taşıyor
Şaşkınlık ürpertiyor ruhları
Başlıyor dansı kurşuni pervanelerin
Uçuyorlar etrafa çeşit çeşit
Yıldızları koymuşlar hedefe
Uçuyorlar peşlerine taktıkları ateşle
Tüm sesleri bastırıyor ıslıkları
Gecenin rengi değişiyor yavaş yavaş
Kızıl güller beliriyor sokakta,
Boş bordo saksılar atılırken toprağa
Yine sessizlik hükmediyor
Hayat-memat kavşağında ömre
Ardından ateş damlaları sızıyor geceye
Düşüyor ve yakıyor 24 Ocak’ı.
Muhasebesi tutulup kapanıyor gece
“Otuz üç-on”* artı on yedi sonsuz oluyor…