24 Kasım 2013 Pazar

*** Gazel 37 ***

عالم ايچره  قصد و سهوان ضرب اولور
بي مثل ضرباه مقابل حرب اولور
طاشير نوه ي اخوت خاك جان
سعيتخاصمفطرتيسلباولور
قورجملهاعدايه صوفره ي احسان
دلخصمهبل رحمتيجلباولور
خشمايلهقصدايتسندهباگاايدوست
قيريلان عظم تن دگل قلب اولور
رهحلميتود اعدايه  فاديه كيم
خصومةلينحالايلهقلباولور

*mukabele-yi bimisil, kiade-yi zalimanedir.

Alem içre kast u sehven darb olur
Bimisil darba mukabil, harb olur

Taşır nüve-yi uhuvvet hak-i can
Sa’y-i tehasüm fıtratı selb olur

Kur cümle adaya sofra-yı ihsanı
Dil-i hasma bel rahmeti celb olur

Hışm ile kast etsen de bana ey dost
Kırılan azm-ı ten değil, kalb olur

Reh-i hilmi tut a’daya Fadi kim
Husumet leyyin hal ile kalb olur. 

3 Kasım 2013 Pazar

*** Gazel 36 ***

   Kasr-ı dil inşasına, gayret bidayettir
   Anı itmama lütf-u Hüda nihayettir

   Sızar şule hicabından leylin akseder
   Dile, ol bidar bu ilahi ziyarettir.

   Bigane baran-ı rahmete ferd-i şecer
   Sarmış dilini ben, ne mel’un sirayettir

   Kendimizi  nefyetmektir bize düşen kim
   Vifak ve ittifaka gelen inayettir.

   Süllem-i akl ile çah-ı eneden çıkıp
   Pervaz-ı evc-i hüve, büyük meziyettir.

   Ruşen et sırf Hakk’a hal-i reh-i rızayı
   Hazer et, nasa izhar-ı gam şikayettir.

   Ne nevid-i cinan ne halas-ı nar ümit
   Taleb-i Fadi ya Rab son dem hidayettir.


ŞARKI - 6


not: "ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz mısrası Mahir'e aittir"

18 Ekim 2013 Cuma

MÜFREDLER

Vefayı unuttuk vefakare ettik ihanet
Ya Rab böyle bivefaya ulaşır mı merhamet
           
          *   *   *
Deme dostla beraber neden var bu denli a’da
Zıtlık âleminde müdrik-i gün leylile olur
          
          *   *   * 
Düşmeyiz dun içre Leyla derdine
Kim biz ehl-i diliz aşka aşığız
          
          *   *   *
Etmişiz becayiş-i can bir dem dost ile
Makberdir hane-yi kalb-i şadımız bize
          
          *   *   *

1. DÜNYA BARIŞI

                                 Başlatsın 1. dünya barışını artık birileri,
                                 Bir zaman birilerinin savaşları başlattığı gibi
                                 Baharın huzurlu esintisi gelsin geri, 

                                 Ve açsın çiçekler, kokuları sarsın her yeri... 

24 Eylül 2013 Salı

*** Gazel 35 ***


Söz ki ya Rab, hal-i pürmelali beyandır
Güftare ne hacet her hal sana ayandır

Değilim arif-i nefs, yaşarım divane
Rahmeyle bana, hab-ı gafletten uyandır

Bab-ı rızana sığınmak iş ihlas ile
Ağyara sarf-ı ömür efsus ki ziyandır

Aldık lezzet-i taati hem abad olduk
N’olur Ya Rab süruru ebede uzandır

Fadi eder değil cürmüne taleb-i af
İş bu name, su-i akıbetten figandır…

12 Ağustos 2013 Pazartesi

GAZEL 34

Çarh-ı dem yed-i Hâkim ile gider
Can arşa, emr-i Kadir ile gider


Ben-i âdem dehre bez ile gelir
Akıbet yine bir bez ile gider


Şule-yi şemse pervane olur kim
Yanar, nar-ı aşka şevk ile gider


Meyus olma şu zaman-ı zulmetten
Örtüsü sabanın fecr ile gider


Burası dar-ı hikmettir Fadiya,
Edep ile gelen lütf ile gider.

6 Ağustos 2013 Salı

BİLEŞKE

Ağlamak istiyorum gizlice
Kapanıp kırık bir kalbin içine
Yaşlar umutsuzluk toprağına düşse
Ferdanın güllerini yeşertse
Gün doğmadan çekip gitsem bilinmeze
Ne adım kalsa ne sanım geriye
Kaç mevsimdir bahara hasret bu yerde
Ahlar, hüzzam iniltilere güfte,
Akkor sinelerde demlenen derde
Tarif bulmak mümkün mü bir dille,
Kaynayan o gönülden taşan katre,
Bileşkedir, mazlum tüm hislere.

19 Mart 2013 Salı

"OTUZ ÜÇ-ON" ARTI ON YEDİ


Önce ışıkları sönüyor sokağın
Derin bir sessizlik, koyu bir karanlık
Ay dahi saklanıyor bulutların ardına
Ve karanlığın içinde beliriyor hüzmeler
Peşinden metal sesleri ve ekşi koku
İçinde ne umutlar saklı kim bilir
Gece kadar siyah sandığın içinde
 
Yıldızlar parlıyor sokakta usul usul
Çam ağaçlarının ardına saklanıyor karanlık
Dur demek istiyor zamana, bağlı dilleriyle
Lakin dört kozalak savruluyor sokağa
İçinden biri, geceye yangını taşıyor
Şaşkınlık ürpertiyor ruhları
Başlıyor dansı kurşuni pervanelerin
Uçuyorlar etrafa çeşit çeşit
Yıldızları koymuşlar hedefe
Uçuyorlar peşlerine taktıkları ateşle
Tüm sesleri bastırıyor ıslıkları
Gecenin rengi değişiyor yavaş yavaş
Kızıl güller beliriyor sokakta,
Boş bordo saksılar atılırken toprağa
Yine sessizlik hükmediyor
Hayat-memat kavşağında ömre
Ardından ateş damlaları sızıyor geceye
Düşüyor ve yakıyor 24 Ocak’ı.
Muhasebesi tutulup kapanıyor gece
“Otuz üç-on”* artı on yedi sonsuz oluyor…

26 Şubat 2013 Salı

BU ŞEHİRDİ SENDE UNUTTUĞUM


Zaman elimden tutup sürüklerken beni
Hayalim ve ben ayrı yönlerdeydik,
Ne olmuştu, nasıl olmuştu bilmiyorum
Soğuk bir rüzgar, birkaç damla yağmur
Hepsi buydu hatırladığım işte,
İğreti duruyor hatıralar şimdi
Ruhuma aceleyle giydiğimden olacak.
Neyi düzgün yaptım ki zaten
Bu gidişim düzgün olacak.
Serin akşamlarda rüzgar atına binmiş
Dörtnala koşuyordur çam kokusu şimdi
Onla yarış tutan deniz ferahlığı
Yıldızlı geceler, göz aydınlığı sabahlar
Çiğ taneleri ve toprak kokusu
Çiçek açan akasya ağaçları
Ve daha neler varsa arda kalan…
Yaşanmışlığın izini taşıyor üstünde.
Hepsi ortada kaldı, hepsi başıboştur şimdilerde
Bu apansız çıktığım yolculukta,
Bu şehirdi sende unuttuğum…



25 Şubat 2013 Pazartesi

İSİMSİZ YALNIZLIK


Sonbaharda dallardan düşen benim,
Rüzgarlarda savruluyorum arada,
Üşüyorum, toprak sarıyor boş kollarımı
Tutunamadığım dallarda asılı bakışlarım
Vakti geçmiş hevesleri yaşıyorum şimdi.
Ruhum başka bedenlerde dolaşıyor,
Gözlerim başka dünyalara açılıyor
Başkasının gözyaşları ıslatıyor yanaklarımı,
Başkasının acıları yaşatıyor ruhuma,
Gönlümü saran zemheriyi
Bir iki kelime edecek oluyorum, nafile,
Sesim saklanıyor karanlık kuyulara
Ben dahi duymuyorum feryadımı.
Başımda toplanan bulutlardan, ümitle
İnecek rahmet damlasını bekliyorum
Yeni bir bahara müjdeci olur mu diye?


22/02/2013 – İstanbul/B.çekmece